Nakit Akım Tablosundan Şirket Yönetmek

 

Bundan yıllar önce, restaurant işletmeciliği yaptım dönemlerde yan komşum olan ve eski esnaflardan Ali Ağabey’ den duymuştum “Nakit Akım Tablosundan Şirket Yönetmek” tabirini. İlk anda fazlaca bir şey ifade etmese de, üzerinde düşünüldüğünde küçük büyük bir çok şirketin yaşadığı önemli bir probleme işaret etmekte aslında. Peki nakit akım tablosu nedir?

Terimin finansal açıdan tanımı şu şekilde yapılmaktadır: Nakit akım tablosu, bir faaliyet dönemi içinde işletmede ortaya çıkan nakit akışlarını açıklamayı amaçlayan bir tablodur. Bu tablo aracılığıyla işletmenin dönem içindeki nakit giriş ve çıkışlarını, kaynakları ve kullanım yerleri itibariyle izlemek olanaklı olmaktadır. Böylece dönem içinde oluşan net nakit artış ve azalışının nedenleri ile birlikte görülmesi, buradan hareketle de işletmenin nakit yaratma gücünün ölçülmesi ve gelecekteki para gereksiniminin tahmini sağlanmaktadır.

 
Buraya kadar herhangi bir sorun gözükmemekte. Görüldüğü üzere nakit akım tablosu, finansal tabloların en önemlilerinden birisi. Hatta her şey yolunda giderken dahi, bir şirketin sonunu getirebilecek çok önemli verilerin de göstergesi konumunda.
 
Ancak benim burada değinmek istediğim konu, şirket yönetimi için nakit akım tablosundan yararlanmak yerine, şirketin doğrudan nakit akım tablosu üzerinden yönetilmesinin sakıncaları.
 
Kurumsal firmalar da dahil olmak üzere, bir çok şirkette nakit akım tablosunun diğer finansal tabloların da önüne geçtiği görülmektedir. Özellikle Türkiye gibi sermayenin kıt olduğu ülkelerde, kaynaklara ulaşmak zorlaştıkça nakit akımının pozitif yönlü olması hedefi çoğu zaman şirketin ana gayesi haline gelmektedir. Hatta işler öyle bir hale gelebilmektedir ki, üst yönetimin tek işi dış kaynak bulmak olmaktadır.
 
Böylesi durumlarda nakit akımının esas alınması paraya ulaşmak için karlılığın geri plana itilmesi sonucunu doğurmaktadır ki, uzun vadede düşük karlılık nakit akımının da negatif yönde etkilenmesine neden olmaktadır.
 
Ciro mu Kar mı ?” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, nakit akımı için sürekli bir ciro artışı beklentisi oluşmakta ve yüksek satış (ciro) yönetim üzerinde büyük bir uyuşturucu etkisi yapmaktadır. Bu da karlılık açısından işletme körlüğüne yol açmaktadır. Artık işletme, ülkeler için de söz konusu olduğu üzere, sürekli olarak sıcak paraya ihtiyaç duymaktadır. Nakit akım tablosunda görülen acil nakit ihtiyacı zamanında karşılanmak zorundadır, maliyeti ve bedeli ne olursa olsun.
 
Nakit akım tablosundan şirket yönetenler, nakit girdilere sadece birer rakam olarak bakmakta, kaynağını ve orta-uzun vadeli karını/zararını göz ardı etmektedirler. Böylesi bir yaklaşımda bulunanlar özellikle kısa vadeli nakit ihtiyacına odaklanmakta ve bunu sağlamayı amaçlarına ulaşmak olarak addetmektedirler. Hele firma çek kullanıyorsa, çek ödeme günleri tüm işletme odağını oluşturabilmektedir. Kredi alındığında da şirket olarak büyük bir sevinç yaşanmaktadır, çünkü bir süre daha nakit akım tablosu “artı” bakiye verecektir. Böylesi çalışan şirketler için en önemli veri ayın son günü kasasında olan nakit paradır genellikle. Zira, maaş, kira, vergiler ve yasal yükümlülükler gibi toplu ödemeler genellikle ay sonunda veya bir sonraki ayın başında yapılmaktadır ve bunlar için de paraya ihtiyaç vardır.
 
Oysa bunların yerine tahsilat yüzdesi arttırılıp öne çekilerek nakit akımına pozitif dahil edilmesi sağlansa veya erken ödeme / toplu ödeme gibi konularda yaratıcı uygulamalarla getiri sağlansa daha doğru olmaz mı? Ya da sadece gelire odaklanmak yerine, giderlerin düşürülmesine de dikkat edilse ve bunun sonucu olarak da net karın zaman içerisinde artması sayesinde elde kalan nakit miktarının arttırılması hedeflense şirketin devamlılığı açısından daha iyi olmaz mı?
 
Özetlemek gerekirse; pek tabii ki nakit akımı oldukça önemlidir ve işletmeler nakit akım tablosuna sürekli olarak başvurmak durumundadır. Ancak, sadece nakit akımına odaklanıldığında diğer göstergeler fark edilmemekte ve bu da uzun vadede başarısızlık anlamına gelmektedir. Aslında tüm anlatmak istediklerimin ulaşması gereken nokta uzun vadeli stratejik plandan başkası değil.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir