İşletme Ölçeğine Bağlı Olarak, Koronavirüs Salgını Sonrası Ekonomik Görünüm Tahminlerim (Koronavirüs Yazıları – I)

www.daszeitung.com‘ da yayınlanan “DAS Akademie’ nin Dijital Dönüşüm Hikayesi Başlıklı Röportajım” da ve 19 Ocak 2019 tarihinde yayınladığım “İşinizi İnternete Taşımak : Şirketlerin Hayatta Kalabilmeleri İçin Bir Yol Haritası” başlıklı yazımda da belirttiğim üzere, uzunca bir sürede beri dijital dönüşüm çağının hazırlığı resmen başlamıştı ve Covid-19 salgını ile birlikte bu yeni çağa adım atmış olduk. Yeni çağın başında olduğumuz için, her çağ geçişinde olduğu gibi büyük bir belirsizlik var ve bu durum Koronavirüs salgını sonrası ekonomik görünüm tahmini yapmayı oldukça güçleştiriyor. Bu yazıda, eldeki veriler ve gelişmeler ışığında bu husustaki düşüncelerimi paylaşmak istemekteyim.

 

Korona virüsü ile başlayan süreci, bir süreden beri devam eden insanlık gündeminin son aşaması olarak tanımlıyorum ve tarihteki birçok büyük olayda olduğu gibi, doğrudan olmasa da bir çağın bitip bir diğer çağın başladığı bir an olarak görüyorum. Nasıl ki İstanbul’ un alınması veya Fransız İhtilali, arkasındaki derin toplumsal değişimlerin geldikleri son kırılma anını ve çağlar arasında bir geçişi simgeliyorsa, Korona virüs pandemisinin de bunlarla eşdeğer olduğunu düşünüyorum. İnsanoğluna duyguları olan birer canlı olduğunu hatırlatması, sağlığın her şeyden değerli olduğunu göstermesi, bu kadar gelişmiş canlılar olmamıza, teknolojide inanılmaz yol kat etmemize, belki süper güç olmamıza rağmen, milyonlarca yıldır virüslerle sürdürdüğümüz savaşta tekrar yenildiğimizi göstermesi bakımından çok önemli ve anlamlı buluyorum. Belki de bizi kendimize getirecek şey ancak böylesi güçlü bir etki idi ve başladı.

 

Şu anda en temel insani içgüdülerimizin bir sonucu olarak, hastalanmamaya, hayatta kalmaya ve bunları yaparken de ailemizi ve sevdiklerimizi korumaya odaklanmış durumdayız. Bir süre daha böyle devam edeceğinden hiç şüphem yok. Peki, ya sonra?

Salgın hafiflediğinde veya tamamen bittiğinde veya hafiflemese de salgına bağlı ekonomik sıkıntılar doğrudan bireylerin ve işletmelerin varlığını tehdit etmeye başladığında ne olacak? İşte o zaman gerçeklerle yüzleşmek durumunda kalacağız ve belki de ancak o zaman doğru bir hasar tespiti yapabileceğiz.

Bu süreçte benim de bazı fikirlerim, geleceğe dönük öngörülerim var ve fırsat buldukça bu görüşlerimi, farklı perspektiflerden paylaşmaya gayret göstereceğim. Bunların ilki “İşletme Ölçeğine Bağlı Olarak” irdeleyeceğim Koronavirüs Salgını Sonrası Ekonomik Görünüm üzerine tahminlerimden oluşuyor.

Salgın sonrası durum tahminlemesi için işletmeleri Küçük, Orta ve Büyük Ölçekli işletmeler olarak 3 ana grupta ele almak istiyorum:

 

Küçük Ölçekli İşletmeler

Tüm dünyada olduğu gibi, ekonominin can damarı KOBİ dediğimiz, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerdir ve bu krizde ilk (ve en olumsuz şekilde) etkilenen de maalesef ki, küçük ölçekli işletmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Koronavirüs salgını sonrası ekonomik görünüm tahminlerimize de bu nedenle bu gruptan başlamak daha doğru olacaktır.

Küçük esnafların oluşturduğu bu işletmelerin birçoğu bugün mecburen kapalı durumda ve bir süre daha kapalı olacak gibi görünüyor. Sermaye birikiminin göreceli olarak az olduğu, genellikle kısa süreli bütçelerle, hatta günlük gelirlerle dönen bu işletmelerimiz için bir diğer zorluk da finansman kaynaklarına ulaşmada sıkıntı çekmeleri.

Dolayısı ile, salgın süresince bir çoğu bir daha açmamak üzere kepenk indirecektir (şimdiden dükkanlarda devren tabelaları görülmeye başlandı maalesef) ve kişisel birikimleri ile destekledikleri işletmeleri bir süre daha ayakta kalabilse dahi salgın sonrası ekonomik durumun beklenenden kötü gitmesi halinde kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilecektir.

Bu işletmelerimizin bir çoğu patronun kişisel emeği ile yoluna devam ettiğinden, dijital dönüşüm konusunda da yeterli imkana ve gerekli altyapıya sahip değil. Bu noktadaki bilgi eksikliği ve birçoğunun sektörünün bu tarz bir işe uygun olmayışı da bir diğer dezavantajları.

Bu yazıda işletmeleri ölçeklerine göre ve sektör ayırımı olmaksızın irdelesek de (sektörlere göre bir incelemeyi başka bir yazımda paylaşmayı düşünmekteyim), özellikle küçük işletmelerin hangilerinin en çok etkilendiğini görmek için sokaklarda biraz dolaşmak yeterli.

AVM’ler içindeki bireysel yatırımlar (çoğunluğu franchising olan), kuaförler, berberler, kafeler, küçük ölçekli restaurantlar, bağımsız araç kiralama firmaları, seyahat acenteleri, çiçekçiler, butikler, kırtasiyeler, kuru temizleme dükkanları, emlak ofisleri ve eğitim kurumları bu bağlamda aklıma ilk gelen işletmeler. Bu işletmeler daha şimdiden zora düşmüş durumda, varsa yanlarında çalışan kişileri işten çıkarmış veya ücretsiz izine ayırmış haldeler ve sayıca çok oldukları için toplumsal sorunların en çok hissedileceği grubu oluşturmaktalar. Acilen desteklenmeleri gerektiğini söylemek ise sanırım ki gereksiz…

 

Orta Ölçekli İşletmeler

Orta ölçekli işletmelerin küçük işletmelere göre bir miktar daha avantajlı olduğunu düşünmekteyim. Özellikle, daha hızlı kararlar alabilmeleri, finansman desteğine bir miktar daha kolay ulaşabilmeleri ve dijital dönüşüm fırsatlarını yakalama şanslarının olması bu grubu avantajlı kılıyor.

Orta ölçekli işletmeler içerisinde, bu yeni çağa ve gereksinimlerine (dijitalleşme) ayak uydurabilenlerin, normal zamanda önem arz eden bir takım giderlerinin de ortadan kalkmış olmasının (seyahat, temsil-ağırlama, personel, yemek, ofis giderleri, araç giderleri, temizlik giderleri vb.) sağlayacağı destek ile, bu süreçte ayakta kalması ve hatta güçlenerek çıkması olası görülüyor. Ancak, çoğunluğu sermaye şirketi statüsünde olan orta ölçekli işletmelerin bir yumuşak karnı olduğu da gözlerden kaçmamalı: Personel Giderleri. Evet, birçok işletme şu anda mevcut personelini ne yapacağını düşünüyor. Bu noktada personelini kaybetmesi, kriz sonrası süreç için çok büyük sıkıntılar doğurabilecek bir potansiyele sahip. Evden çalışma, yıllık ücretli izin, ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği gibi çözümlerin bir veya birkaçı şimdiden devreye sokulmuş durumda. Ancak, sürecin uzaması halinde, bu anlamda daha büyük sıkıntı yaşanacağı da aşikar.

Şahsi fikrim, orta ölçekli işletmelerin, radikal durumlar gelişmediği sürece ve devletin sağlayacağı destekler sayesinde bu krizi bir şekilde atlatabileceği yönünde. Ancak ufak bir farkla: Koronavirüs salgını sonrasında orta ölçekli işletmelerimizin borçlulukları artacak ve sonraki dönemde ilgilenmeleri gereken asıl konu bu borcun döndürülmesi ve buna bağlı olarak nakit akışının yönetilmesi olacaktır.

 

Büyük Ölçekli İşletmeler

Büyük ölçekli işletmelerin bir çoğunun zaten dijital dönüşüm sürecini tamamlamış olduğu veya tamamlamak üzere olduğu düşünüldüğünde, bu işletmelerin krizden diğer işletmelere göre, göreceli olarak daha az zararla çıkması mümkün görünüyor. Bu süreçte alacakları kararlar ile krizi fırsata çevirmeleri de daha olası.

Hiç şüphesiz, büyük işletmeler de mutlaka zarar görecek ancak, bu zararın ortaya konabilmesi için mutlaka sektörel bir ayırım yapılması gerekiyor. Zira, bir üst paragrafta bahsedildiği üzere, telekomünikasyon, medya, gıda, ilaç, medikal ürünler, organize perakende, e-ticaret gibi bazı sektörlerdeki büyük oyuncular daha şimdiden büyük karlar elde etmeye başlamış durumda. Bankacılık sektörünün taşıdığı riskin artacağı görülse de, karlılık konusunda krizi avantaja dönüştüreceklerini düşünmekteyim.

Bununla birlikte inşaat, maden, otomotiv sanayi, havayolu şirketleri ve karayoluyla insan taşıyan tüm sektörler  halihazırda ciddi bir kriz ile karşılaştı bile.

Küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler başlıklarının üstünde incelenebilecek ve belirleyici olacak sektörlerin başında ise, turizm sektörünün geldiğini söylemek yanlış olmaz sanırım. Şu an için en büyük belirsizliğin yaşandığı bu sektör ve kendisine bağlı diğer sektörler, Koronavirüs salgını sonrası ekonomik görünüm üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olacak gibi görülüyor. Hatta ülke ekonomileri üzerinde dahi…

Sektörel bazlı incelemenin yer alacağı bir diğer yazımızda görüşmek üzere,

Sağlıklı günler dileklerimle…

4 Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir